Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

14 Kasım 2007

Uykudan Önceki Muhasebe




Uykudan Önceki Muhasebe

Yorucu, sıkıcı, kötü, mutsuz bir gün geçirmişizdir belki...

Belki mutlu, enerjik, harika, keyifli bir gündür kim bilir?



Gün nasıl yaşanmış olursa olsun, o güne katkıda bulunanlarla hesaplaşma zamanı uykudan önceki zamandır. Herkes uyur, el ayak çekilir, sessizliğin sesi çınlar hani odada.

Yanınızdaki eşinizin nefes alış verişlerinden, derin uykuya daldığını anladığınızda, kendinizle yalnız kaldığınızda, bir başınıza...

İşte o anlar...



Derin bir iç geçirirsiniz önce... Gelin bakalım hepiniz!

Hoş, onlar maşallah arsız arsız çıkar gelirler davet beklemeden! Gelmezler hatta ”üşüşürler!” Koşa koşa, biri diğerini ite kaka...

Neymiş? O günün muhasebesi yapılacakmış!



Bir sürü akla hayale gelmedik şey getirirler karşınıza. Tek o günü getirseler iyi! Sittin sene önceye gitme kabiliyetleri de vardır bunların. İki saniye öncesine de...

Hiç alakasız bir sözle çıkar gelirler. Sorular, sorular...

Zamanın birinde demişsin, yapmışsın... Niye yapmışsın ki öyle? Yok, öyle demeseydin böyle olmazdı, yok şunu yapmasaydın bak bu olurdu...

Allah Allah! İstemişsin ya da istememişsin, o an öyle gerekmiş öyle olmuş! Geçmiş, bitmiş artık! O zaman dilimini “geçmiş zaman” olarak çağırıyoruz biz. Geçmiş ola! Çıkar, topla, çarp, böl! Yok mu senin başka işin gücün vicdan kardeş? Yat uyu! Yarına iş var!

Yargılayacak bir etek dolusu şey yaşanacak yarın. Hadi uyu dinlen biraz.

Hayır!

Ne uyuyacak, ne uyutacak!



Siz diyorum, zihninize hücum eden düşüncelerle baş edebiliyor musunuz? Onları seçip; sen güzelsin, sen kötü, sen can yakıcı, sen can sıkıcısın; sen eğlendirirsin, sen “iyi ki” sin, “sen keşke” sin diye kategorize edebiliyor musunuz?

Karmaşaya düşmeden tek tek konuşup halleşebiliyor musunuz onlarla?

Saldırıya geçen düşüncelerinize “sakin olun” diyebilecek sükûnette olabiliyor musunuz? Yoksa o hain, gözü kara, acımasızca havada uçuşan kelimelerin kafanızı gözünüzü yarıp, bütün vücudunuzu yara bere içinde bırakmasına izin mi veriyorsunuz?

Tüm Sezarların hakları teslim ediliyor mu? El sıkışabiliyor musunuz tek tek önünüze gelenlerle?

Vicdanınızın vicdansız eli yakanızda mı uyuyorsunuz? Yoksa her şeye rağmen ona sarılarak mı uykuya dalıyorsunuz?

Bütün yaşadıklarınızla hesaplaşıp, kar-zarar hesabını yaptıktan sonra, muhasebe defterini kapatıp rahat rahat mışıldayabiliyor musunuz?



İnsan yaşadıklarından pişman olmamayı öğreniyor zamanla. Vicdanın "pişman mısın?" diye yakasına yapışan koca elini sakince alıp "öyle olması gerektiği için oldu, pişman değilim" diyebiliyor...

Eskilerin dediği "boşa koysam dolmaz, doluya koysam almaz" demeler, yatakta huzursuzca dönüp durmalar bitiyor.

Uykunun kollarına huzurla bırakıyor insan kendini zamanla.

Elbette ki Nirvana’ya ulaşılmış olunmuyor tatlı uykularla. Ama siluet halinde görünüyor bazen.



“İnsanın en büyük düşmanı kendisidir.”

Kimsenin, sizin kendinize edebileceğinizden daha fazlasını edemeyeceğini öğrendikten sonra deniz duruluyor.

Önce dalgalarla boğuşup, sonra sırtüstü denizin üstünde salınabiliyor insan...





Herkesin hesaplaşması başka. Bazısında kapatılır, bazısında eksik kalır, bazısı fazla...

Mühim olan tam uyuyacakken düşündükleriniz.

Defteri kapattıktan sonra, uykuya teslim olmadan önce ilk aklınıza gelenler. Hani uyanıklığın son noktasında olduğunuz, uykunun sizi kucağına alıp pışpışladığı an.

İşte o anlarda güzel düşüneceğiz. İyi şeyler. O günün altına atılan imza güzel olacak yani. Dünün imzası, yarının referansı bir anlamda.

Bizi varlığıyla mutlu edenlere odaklanacağız.

Mutsuz edenler zaten var ve onlara odaklandıkça daha da büyüyecekler. Eğer hayatımızdan çıkarabiliyorsak, harekete geçmenin zamanı.  Mutsuz insanlarla çevrelenmek sizin mutluluğunuzu da gölgeler.



Yüzünüzde güzel bir gülümsemeyle, bitmiş, geçmiş güne nokta koyup, huzurla yeni sabaha uyanmak ve vicdana yeni bir sayfa hazırlamak işiniz.

Sayfayı güzel şeylerle doldurun ki sorular bildiğiniz yerlerden gelsin...



Geceleri vicdanınız kapıyı çaldığında, başınız yastığınızda, tam uyuyacakken onu görür görmez şunu deyin:

Başım ağırıyor. :)



Hadi iyi uykular...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...